19 Ocak 2013 Cumartesi

İskender Pala'nın Kaleminden "Katre-i Matem"

Son zamanlarda taşınma ve yerleşme işleri yüzünden Congresium'dan aldığım sıfır kilometre kitaplarımla sadece uzaktan bakışıyorduk. Yerleşip rahat bir nefes almamla beraber elime ilk İskender Pala'nın Katre-i Matem'ini aldım. Lale Devri'nin zevki sefasını ve sır perdelerini okumak fındık fıstıkla iyi gidiyor. :) Romanın kimi yerlerinde dil ağır, söylemedi demeyin...


Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Palanın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor.



İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbulu, hatta tüm Osmanlıyı çevreliyor. İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor.

İskender Pala, Katre-i Matemde usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbulda kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahinin macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor.

Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor. 

Keyifli okumalar...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarıdaki yazıyla ilgili yorumunuzu alayım : )