22 Haziran 2013 Cumartesi

Bir Nefes için Tatile Çıkıyorum

Merhaba dostlar,

Ruhen ve fiziken dinlenmeye çok ihtiyacım vardı. Bu gece itibariyle Çeşme'ye doğru beş günlük tatile çıkıyorum Allah izin verirse... 

Bu kısa sürede, yakalandığım mide bulantısı hastalığı dahil olmak üzere, son yirmi günde yaşanan hiçbir şeyi hatırlamak istemiyorum.

Gezi Parkı, Taksim Dayanışma Platformu, Topçu Kışlası, AKM, 

kurulan çadırlar, yakılan polis arabaları, sökülen kaldırım taşları, kırılan otobüs durakları, 

Halk TV ve Ulusal Kanal'ın provokatif yayınları, CNN Türk'ün penguenleri,


androidlerdeki Zello programı, duran adam(lar), duran adama karşı duran adamlar, 

bikinili kadın, CHP kadın kollarına mensup müftünün provokatör karısı (!) , 

Zülfü Livaneli'nin CHP'li partidaşlarından yediği dayak,

Allah ıslah edesice İhsan Eliaçık,

"Çapulcu musun, Eylemci misin?" şarkısı,

sabahlara kadar kulaklarımızda çınlayan tencere-tava sesleri,

eylemcilere kamyonlarla gelen ücretsiz biralar,

Twitter'da paylaşılan birbirinden provokatif fotoğraf  ve mesajlar,

28 Şubat'ta bizi üniversitelerin kapı önlerinde aylarca oturtan Nur Serter ve diğer CHP'li milletvekillerinin eyleme destek vererek Kenndy'de oturması, 

TGB'nin aylar öncesinden yaptığı toplantıda "Mayıs ayı eylem ayı olacak." karar ve sözleri,

Otpor ve Gene Sharp'ın Diktatörlükten Demokrasiye kitabı ve şiddetsiz eylem  teorileri,

Kanal D spikerinin duran adamlar için "sürüyle adam duruyor" gafı,

Çok şükür gerçek hayatta karşılaşmadığım Twitter'daki küfürbaz gençlik,

Yurttaş-vatandaş ayrımı,

Geziye destek vermeyen aydın ve sanatçıların uğradığı mahalle baskısı vesaire...

Hepsini hepsini unutmak istiyorum.



Amma ve lakin,

"Memleketime sahip çıkmayayım mı, sana mı yedireceğim bu memleketi" diyen Gazi kızı Zahide Nine'yi, 

Mehmet Ali Alabora'nın "Mesele Gezi Parkı değil, sen hala anlamadın mı?" tweetini ve

Mi Minör'le yaptığı darbe provasını, 

yine Mehmet Ali Alabora'nın ülkesini ve polisini CNN'e şikayet ettikten sonra, şikayet ettiği Türk polisinden koruma istemesini, 

Levent Kırca'nın "Başbakanın sonu Menderes gibi olacak" cümlesini,

CNN International'ın 8,5 saatlik Türkiye'yi rencide etmek amacıyla yaptığı canlı yayını,

devletin uğradığı 140 milyon lira zararı,

camide içilen içkileri,

Can Ataklı'nın bir âmâ gibi sarfettiği "Kimse yakıp yıkmadı" cümlesini,

Başbakan'ın hatırlattığı Asım'ın neslini, 

bikinili kadını protesto eden Karadenizli teyzenin "O Atatürkçü ben değilim, o çağdaş ben gericiyim öyle mi?" çıkışını,

barış sürecinin nasıl baltalanmaya çalışıldığını,

milyonu aşkın kişinin bir araya geldiği Kazlıçeşme'yi,

milli iradeden yana olan yüzbinlerin coştuğu, benim de aralarında bulunduğum Sincan'ı, 

genç demeye utandığım bir avuç İzmirli Y kuşağı ürününün sabah namazına giden cemaate ettiği akıl almaz küfürleri, 

Türkiye'ye kurulan tuzakları ve çoluk çocuğun sivil darbe girişimini,

Kabataş'ta 6 aylık bebeğiyle birlikte dayak yiyen başörtülü anneyi, 

biri polis memuru olmak üzere bu süreçte dünyalarını değiştiren dört kişiyi 

ASLA unutamam. 


Görüşmek üzere...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarıdaki yazıyla ilgili yorumunuzu alayım : )